top of page

Alevilik Öğretisi

Alevitentum
Alevi inancının temelleri

Bir inancın tarifinde inanç, ibadet, gelenek, kültür gibi kavramlar doğru olarak kullanılmalı ve birbirlerine karıştırılmamalıdır.

İnanç; Tanrı, yaradılış ve yaşamdan sonrasına (yani biyolojik ölüm) yönelik birbiri ile çelişmeyen ifadelerin ve mesajların bütünüdür. Bu konuda Aleviliğin en belirgin özelliği, “ikilik”i değil “birlik”i ve “ölüm”ü değil “can”ın ölmezliğini savunmasıdır.

 

İbadet, inançlarını birlikte ya da tek tek bireylerin kendi kendilerine ve topluca ifade etmeleri ve inandıkları “Hak”, “Tanrı”ya da “Allah” a yönelik duyguları gönülden ve aynı dilden yerine getirmeleridir. Aleviler topluca; “birlik” inancını sembolik de olsa yaşamayı amaçlarlar veya yaşamaya “niyet”lenirler.

 

Gelenek; sadece inancı yaşamak için değil, aynı zamanda ibadetin inanç alanının dışına taşması ve yaşamın diğer alanlarında da zamanla gelişen görüntüsü ve uygulamasıdır.

 

Kültür; geniş anlamda insanoğlunun tarihi boyunca ürettiği mallar ve bu üretim için oluşturduğu metotlardır. Zamanla insan; bu birikimi sembolize eden resim ,yazı, müzik, heykel ve diğer kalıcı objeler yaratır ki bunların tamamı da güzel sanatları oluşturur.

Devamını okumak için bu dosyayı indirin:

Alevi inancının temelleri (PDF)

Alevi Tarih Bilinci

​Alevi tarihi, atalarımızın öğretiden ödün vermeden var olma mücadelelerinin tarihidir.

Alevi inancının temelini oluşturan ana damarlara baktığımızda başta; Ehl-i Beyt`in ve 12 İmamların, iktidar hırsı ile haksızlık ve zulüm yapan Emevi ve Abbasi Halifelerine karşı hakkaniyeti savunduklarını ve bu uğurda can vermiş olduklarını öğreniyoruz. Aleviliğe geçen Türklerin ve Kürtlerin; eski inançları olan Şamanizm`de ve Zerdüştlük`te uyguladıkları ibadet biçimlerine ve inanışlarına İslam`ın batini yorumlarını kattıklarını görüyoruz. Buna en çarpıcı örnek, Alevi cemlerinde anılan Hallac-ı Mansur`un insan-Tanrı anlayışı yani belirli bir erginlikten sonra En-el Hak1 inancını savunmasıdır. Günümüz Alevileri bu inanıştan ödün vermeden inançlarını tarif ediyorlar. Babailer, Bedrettinliler, Kızılbaşlar, Bektaşiler, Kalenderiler ve daha nice gruplar inançlarına yapılan baskılara baş kaldırmış olup, şimdiki Alevilerin ataları idiler

 

Devamını okumak için bu dosyayı indirin:​

Alevi Tarih Bilinci (PDF)

Aleviliğin Kaynaklari

​Zamanımıza kadar ulaşmış Alevi inancını ve Alevi ibadetlerini tarif eden yazılı ve sözlü bilgiler; Alevi inancının kaynaklarını oluşturmaktadırlar. Bu konudaki ölçümüz; tüm yaşayan Alevi dokularının tartışmasız kabul ettikleri pratikler (cem ve diğer erkanlar) ve bu pratiklere kaynak oluşturan eserlerdir.

 

Alevilerde yazılı eserlerin azlığının nedeni; özellikle 16. yy.dan başlayarak, Osmanlı döneminde yapılan baskılar ve katliamlardır. 1826 yılında Yeniçeri ordusunun kaldırılması bahanesiyle; II. Mahmut zamanında tüm Bektaşi dergahları ve Tekkeleri yağmalanmış, 100 den fazla Bektaşi babası kitapları ile birlikte yok edilmiştir.

Devamını okumak için bu dosyayı indirin:​

Aleviligin Kaynaklari (PDF)

 

 

Hak Kelamı

Aleviler “Tanrı Kelamı”nın varlığına inanırlar. Tanrı kelamı; Kuran dahil tüm kutsal kabul edilen kitaplardan çok daha kapsamlıdır. Tüm inanç gruplarının vurguladıkları gibi; ne Tanrının büyüklüğünü ne de Tanrı kelamını ölçmek ve sınırlamak mümkün değildir. Alevilikte kutsal kitaplara –“ Dört kitabın dördü de Hak” denilerek eşit olarak yaklaşılır. Hz. Ali kutsal kitaplara verdiği değeri şöyle dile getirmiştir: “Ulu Tanrı ne kadar sırrı, gizemi varsa dört kitapta (Tevrat, Zebur, İncil, Kuran) bildirmiştir.” Cemlerde ortaya serilen seccadenin dört köşesi “dört peygamber ve onlara inen dört kitap”ları kutsamak için öpülür. “Ben dört kitaba saygılıyım. Onlar da Hak katında bir tek kitaptır” ifadesi ile Tanrı kelamını içeren “Kitab-ı Kebir -Ana kitap”ın varlığına inanılır. Değişik peygamberlere inen ayetler; Tanrı kelamının sadece küçük bir bölümüdür. Aksi halde; Tanrı kelamının tamamının bir “kitap” kapsamı kadar olabileceği olduğunu iddia etmek; Tanrının büyüklüğünü o kitapla sınırlamak olur ki, bu iddia “Tanrının büyüklüğünü sınırlamak mümkün değildir” inancı ile çelişir.

Devamını okumak için bu dosyayı indirin:​

Hak Kelamı (PDF)

(Kaynak: AABF Sitesi)

bottom of page